Drager 1910 FFP1 39 51 911 Toz Maskesi
Drager 1910 FFP1 39 51 911 Toz Maskesi

Drager 1910 FFP1 39 51 911 Toz Maskesi (A02924)

Marka : Drager
Fiyat : 31,75 TL  + KDV
KDV Dahil : 34,92 TL

Drager 1910 FFP1 39 51 911 Toz Maskesi

EN 149:2001+A1:2009 NEDİR?

Toz maskelerine ilişkin ülkemizde de yürürlükte olan Avrupa Birliği Standardının ismi EN 149:2001+A1:2009’dur. Bu standart kişilerin solunuma bağlı meslek hastalıklarından korunmasında yardımcı olmak üzere tasarlanan Toz Maskelerinin asgari performans limitlerini ortaya koyar. İlk olarak EN 149 olarak yayınlanmış 2001’de yapılan değişiklik ve ilavelerle EN 149:2001 halini almıştır. Temmuz 2009 da ilan edilen ve Temmuz 2010 da yürürlüğe giren yeni hali EN 149:2001+A1:2009 şeklini almıştır. Halen(2017) Türkiye’de ve Avrupa Birliği ülkelerinde yürürlüktedir.2009 revizyonu ile maskeler NR (Tek vardiyalık ve R (birden fazla kez kullanılabilir) şeklinde sınıflandırılmışlardır. Maskeler FFP1-FFP2-FFP3 olmak üzere üç sınıf koruma seviyesine sahiptirler. FFP1-FFP2-FFP3 NEDİR? Standarda göre üretilen maskeler filtrelerine göre 3 kategoride koruma sağlar. Bunlar FFP1-FFP2 ve FFP3 tür. FF- Face Filter ( yüz maskesi ) P1-MAK değeri 5 mg/m3 ten büyük olan mekanik çalışmalar sonucu ortaya çıkan toksik(zehirli) olmayan tozlar. (temizlik vb. durumlarda ortaya çıkan kaba tozlar) P2-MAK değeri 0,1 mg/m3 ten büyük olan ve 0,1 mg/m3 - 5 mg/m3 arasında toksik (zehirli)ince tozlar, duman ve buharlar( örnek pamuk tozu, silis, birçok metal tozları) P3-MAK değeri 0,1 mg/m3 ten küçük olan toksik (zehirli),radyoaktif, kanserojen ince tozlar.(örneğin kobalt metali ve tozu, nikel, krom, gümüş, platinyum tuzları, kalay bileşenleri) SOLUNUM KORUYUCU MASKELERE (TOZ MASKELERİ) İLİŞKİN TEMEL BİLGİ VE AÇIKLAMALAR MESLEKSEL AKCİĞER HASTALIKLARI & SOLUNABİLİR TOZ Çalıştığımız ortamda soluduğumuz havada bulunan tozlar, dumanlar, buharlar, katı, sıvı ve yağ bazlı partiküller/zerreciklerden oluşan kirleticilere belli sürelerde maruz kalınması, başta akciğer ve üst solunum yolu hastalıkları ile çeşitli doku hasarları oluşturarak kansere kadar uzanan çok çeşitli hastalıklara yol açabilmektedirler. Bu kirleticilerin akciğerde depolanması ile başlayan hastalıklara, meslek kollarına ve kirleticinin sebep olduğu hastalık cinsine göre silikozis, bisinozis gibi farklı isimler eşliğinde pnömokonyoz ismi kullanılmakla beraber genel olarak mesleksel akciğer hastalıkları terimi kullanılır. Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Çalışma Örgütü gibi uluslararası kaynaklarda meslek hastalıkları “zararlı bir etkenle bundan etkilenen insan vücudu arasında, çalışılan işe özgü bir neden-sonuç, etki-tepki ilişkisinin ortaya konabildiği hastalıklar” grubu olarak tanımlanmaktadır. Mesleksel Akciğer Hastalıklarına yol açmada çok daha fazla etkili, büyüklükleri 0,5 mikron ile 5 mikron arasında olan bu tozlara da “ince tozlar” & “solunabilir toz” denir ve çok tehlikelidirler. İnsan vücudu 10 mikrondan büyük toz ve zerrecikleri boğaz ve üst solunum yollarında (nazofaringeal bölgede) tutar ve daha sonra sümkürme, hapşırma, tükürme vb. yolarla dışarı atabilir. 5-10 mikron arasında büyüklükte partiküller/zerrecikler alt solum sistemi bölgesinde (trakeabronşial bölge) salya tükürük vb. sıvı atılması yolu ile vücut dışarı atabilir. 0 ile 0,5 mikron büyüklüğündeki partiküller/zerrecikler ise insan vücuduna girdiğinde kendiliğinden ve öksürme, aksırma vb. reaksiyonlarla dışarı atılırlar. Ancak 0,5 mikron-5 mikron arasındaki partiküller/zerrecikler ise insan vücuduna girdiğinde bu toz ve zerrecikleri vücut dışarı atamaz. 0,5 mikron ve 5 mikron büyüklüğündeki partiküller/zerrecikler solunduğunda akciğerlerde birikmeye başlarlar ve yukarıda bahsettiğimiz “mesleksel akciğer hastalıklarına” sebep olurlar. Tozun ortamdaki miktarı (konsantrasyonu), toza maruziyet süresi, kişisel alışkanlıklar, beslenme gibi faktörlerde hastalığın oluşmasında önemlidir. Hastalık çoğunlukla 10 yıl ve daha uzun süre ile tozlu ortamda çalışan kişilerde görülür. Mesleksel akciğer hastalıklarının meydana gelebilmesi için özellikle seramik, kömür, döküm ve taş ocaklarında en kısa süre 2-3 yıl olarak belirlenmiştir. TOZ NEDİR? TOZ: Çeşitli organik ve inorganik maddelerden aşınma, parçalanma, öğütme, yanma veya mekanik olarak kırma, parçalama, delme, öğütme işlemleri sırasında ve sonucunda oluşan, büyüklükleri 100 mikrona kadar değişebilen, kimyasal özellikleri kendisini oluşturan kimyasal maddenin yapısına benzeyen zerrecik maddelere toz tanımlaması yapılır. Tozlar kimyasal kökenine göre iki gruba ayrılır: 1. Organik Tozlar: a) Bitkisel kökenli tozlar (pamuk tozu, tahta tozu, un tozu, saman tozu v.s.) b)Hayvansal tozlar (tüy, saç v.s.) c)Sentetik bileşenlerin tozları (DDT, trinitro toluen vs.) 2. İnorganik Tozlar: a)Metalik tozlar (demir, bakır, çinko tozu vb.) b)Metalik olmayan tozlar (kükürt, kömür tozu) c) Kimyasal bileşiklerin tozları (çinko oksit, manganez oksit gibi) d) Doğal bileşiklerin tozları (mineraller, killer, maden cevherleri vs.) TOZ RİSKİ OLAN İŞ KOLLARI VE İŞ YERLERİ? İş kollarının ve iş yerlerinin çeşitliliğinde göre toz sorunu ile karşılaşılmaktadır. Toza maruz kalmada öncelikli iş kolları aşağıdaki gibi sıralanmıştır. • Patlatma, kırma, delme ve öğütme işleri • Maden ocakları • Yol, Tünel ve baraj yapımı işleri • Döküm işleri (kum ve grafit) • Porselen sanayi, • Tuğla ve kiremit sanayi • Mermer sanayi • Çimento sanayi • Kaynak işleri • Cam sanayi • Pamuklu dokuma sanayi ve çırçır sanayi • Tahıl siloları, un değirmeni ve un fabrikaları • Sigara sanayi • Ağaç doğrama ve mobilya işleri • Metal sanayi • Demir ve çelik endüstrisi • Kumlama ve raspa işleri • Nakliyat, • Depolama ve yüzeylerin işlenmesi. TOZLARIN BİYOLOJİK ETKİLERİ AÇISINDAN SINIFLANDIRILMASI l. Fibrojenik tozlar Bazı maddelerin fibrojen (lif) kapasitesi olan toz partikülleri, solunduğu ve akciğerlerde biriktiği zaman akciğerlerde fibrotik değişiklikler meydana gelir. Bu fibrotık doku zamanla akciğerin normal aktif dokularının yerini alır. Ciğerleri yavaş yavaş tahrip ederek çalışanın çalışmasını zorlaştırır ve ömrünü kısaltır. Bu tür tozların en belirgin örnekleri silis, talk, alüminyumdur. Yukarıda saydığımız tozlar sırasıyla silikoz, talkoz, aliminoz adı verilen pnömokonyozlara yol açar. Çalışanın hastalanmasında bu tozların ortamdaki konsantrasyonları, maruz kalma süresi, vücut direnci gibi faktörler etkilidir. Bu nedenledir ki özellikle yeraltında, kömür madenlerinde çalışanlar belli aralarla dinlenmeye alınırlar. 2. Toksik tozlar; Vücuda alındıklarında çeşitli organlar üzerinde (sinir sistemi, karaciğer, böbrekler, mide ve bağırsaklar, solunum organları, kan yapıcı organlar gibi) kronik veya akut zehirlenme etkisi yapan tozlar bu sınıfa girer. Tozu oluşturan bileşenlerin biri veya birkaçı toksik bir madde ise, maddenin cinsine, tozdaki yüzdesine, havadaki tozun yoğunluğuna, solunan tozun miktarına göre zehirlenmelere neden olabilirler. Kurşun, kadmiyum, mangan gibi ağır metal tozları bu grubun en belirgin örnekleridir. Kadmiyum böbreklerde, mangan santral sinir sisteminde toksik etkiye sahiptir. Kurşun tozları ise kan sistemi, sinir sistemi, boşaltım sistemi ve sindirim sistemi gibi pek çok sistem üzerinde toksik etkiler gösterebilir. 3. Kanserojen tozlar: Çeşitli iç ve dış faktörlere bağlı olarak insanlarda kansere yol açabilen tozlardır. Beslenme, yaşam koşulları, çevre kirliliği mesleki etkiler gibi faktörlerin kanser oluşumunda rolü olduğu düşünülmektedir. Bugün kanserojen olduğu bilinen tozlar şunlardır: arsenik ve bileşikleri, berilyum, kromatlar, nikel ve bileşiklerinin( nikel sülfit vb) tozları. 4. Radyoaktif tozlar: Hava içinde toz halinde bulunan radyoaktif maddelerin yaymış oldukları iyonize ışınlar, insan organizmasının hücre ve dokularında hasar yapar, tümör oluşumuna ve genetik bozukluklara neden olurlar. Bunlar çok sayıda olmamakla birlikte en önemlileri; uranyum, toryum, seryum ve zirkonyum bileşikleri, trityum ve radyum tuzlarıdır. 5. Allerjik tozlar: Duyarlı kişilerde ateş, astma, dermatitler gibi çeşitli alerjik reaksiyonlara yol açabilen tozlardır. Çeşitli bakteri, maya küf ve polenler de böyle etki gösterebilirler. Nemli ve sıcak nitelikteki ambar, ahır gibi yerlerde uzun süre bekleyen hayvan yemi, saman, ot, tahıl, küspe gibi küflü tozların solunması ile alerjik solunum sistemi hastalıkları ortaya çıkabilir. Pamuk, keten, kenevirle çalışanlarda, dokuma fabrikası işçilerinde görülen bisinoz, fırıncılarda un nedeniyle görülen bronşial astma allerjik tepkilerdir. Ağaç tozları da bu grupta yer almaktadır. 6. İnert tozlar: Bu tür tozlar, vücutta birikebilen fakat fibrojenik ve toksik etkileri olmayan tozlardır. Solunan ve çöken partiküller ya nefes alma işlemiyle ve solunum sisteminin kendi kendini temizlemesi yoluyla vücuttan atılırlar veya en kötü durumda, akciğerde büyük patolojik etkiler yapmadan daimi bir birikim meydana getirirler. Kireç taşı, mermer, alçı taşı tozları ve tü-tün tozu bu gruba örnektir. TOZUN SAĞLIĞA ETKİSİ NASILDIR VE MESLEKSEL AKCİĞER HASTALIKLARI NASIL OLUŞUR? Akciğerlerimiz tıpkı beyin ve kalp gibi hayati öneme sahip organlarımızdandır. Göğüs kafesimizin her iki tarafında yer alırlar. Aşağıdaki resimde görüldüğü soluk borusu, bronş, binlerce dala benzeyen bronşiyel ve bronşiyellerin ucunda yer alan toplu iğne ucu büyüklüğündeki alveollerden(hava kesecikleri) oluşur. Sağlıklı bir insanın akciğerinde 300 Milyon alveol bulunur. Alveoller üzerinde ise ince kılcal damarlar vardır. İnsan vücudundaki kan temizliği karbondioksitin dışarı atılması ve oksijenin kana karışıp vücuttaki hücrelerin ihtiyacı olan oksijenin sağlanması işte burada gerçekleşir. 70 kg ağırlığındaki bir insan vücudunda 5 lt kan vardır. İşte bu kanın temizlenmesi için gerekli olan bir tenis kortu büyüklüğündeki alan Alveollerin yüzey alanına denk gelir. Bu bir yaradılış mucizesidir. Aldığımız nefes ile (oksijen) soluk borusu, ardından bronşlara, sonra bronşiyellere ve en sonunda da alveollere ulaşır. Alveoller üzerindeki kılcal damarlar ile akciğere ulaşan kan, aldığımız nefesteki oksijeni kendisine çeker ve kandaki karbondioksiti ise yine alveoller sayesinde akciğere iade eder. Böylece her nefes alışımızda vücudumuzun yaşaması için ihtiyaç duyulan oksijen alveollere ulaşıp kana karışır, her nefes verişimizde de yine alveoller sayesinde akciğerimize gelen karbondioksit dışarı atılır. Haftada 40 saatlik çalışma sürecince hava yollarımız yaklaşık olarak 14.000 litre hava ile temas etmekte ve fiziksel aktivite ile bu miktar 12 misline kadar çıkabilmektedir. İşte bu noktada aldığımız nefeste yani soluduğumuz havada ince tozlar yani “solunabilir toz” var ise korunmuyorsak, tedbir almamışsak ve bu tozlara maruz kalırsak akciğerlerimiz risk altındadır. Bir süre sonra alveoller, bronşiyeller tıkanmaya tozun cinsi ve fiziksel yapısına göre doku hasarı gerçekleşmeye başlar. İşte bu durumda mesleksek akciğer hastalıkları oluşmaya başlar ve ne yazık ki tedavisi yoktur. Mesleksel Solunum Hastalıkları çok sinsi seyreder. Ortaya çıktığında çoğu zaman geri dönülemez boyutta olur. Tedavisi olmayıp mevcut hali korumaya dönük tedaviler uygulanır. Hayatlarının geri kalan bölümünü çok zor şartlar altında geçirirler. Çoğu zaman kişinin ölümü bu hastalık ve ya bu hastalığa bağlı gelişen başta kalp yetmezliği olmak üzere diğer komplikasyonlara bağlı olur. SOLUNUM KORUYUCU MASKE/TOZ MASKESİ NEDİR? Solunum Koruyucu Maskeler genel olarak iki gruba ayrılırlar. Toz ve Gaz Maskeleri. Gaz maskeleri kendi içerisinde yarım yüz, tam yüz ve kaçış maskeleri olarak gruplanırlar. Tam yüz maskelerde motorlu hava beslemeli sistemler, kurtarma maskeleri gibi çeşitli gruplamalar mevcuttur. Biz burada toz maskeleri / respiratörler üzerinde duracağız. Toz maskeleri teknik ifade ile ağzı burnu ve çeneyi kaplayan ve büyük oranda filtre malzemesinden oluşan katı ve sıvı aerosellere / zerreciklere karşı koruma sağlamak üzere tasarlanan solunum koruyucu cihazdır. MFA, toz maskelerini ikinci bir tanımlama ile “mesleksel akciğer hastalıkları” na sebep olan ve insan sağlığı açısından tehlikeli olan partiküller / zerrecikler ve kirleticilere, yani “ solunabilir toza ” karşı korunmamıza yardımcı olmak üzere ilgili standartlara (EN 149:2001+A1 2009) uygun olarak üretilen ve solunabilir tozları filtre etmek üzere tasarlanan “Solunum Koruyucu Ekipmanlar” olarak tarif etmektedir. Toz maskelerinin taşıması gereken özelliklere ilişkin açıklamalar aşağıdaki gibidir. SOLUNUM KORUYUCU CİHAZLAR / PARÇACIKLARA KARŞI KORUMA AMAÇLI MASKELER (TOZ MASKELERİ) Toz maskeleri Avrupa Birliği tarafından kabul edilen ve yürürlükte olan EN 149:2001+A1:2009 Standardına uygun üretilirler. Türkiye tarafından da aynen kabul edilmiş ve yürürlüktedir. Son hali TSE’de aşağıdaki başlıkta yayınlanmıştır. TÜRK STANDARDI/TURKISH STANDARD TS EN 149 + A1, Temmuz 2010 ICS 13.340.30 SOLUNUMLA İLGİLİ KORUYUCU CİHAZLAR -PARÇACIKLARA KARŞI KORUMA AMAÇLI FİLTRELİ YARIM MASKELER - ÖZELLİKLER, DENEYLER VE İŞARETLEME (Respiratory protective devices - Filtering half masks to protect against particles - Requirements, testing, marking) Solunum Koruyucu Toz Maskeleri AB Mevzuatında yüksek risklere karşı koruma sağlayan Kişisel Koruyucu Donanımlar arasında olup ve Kategori III sınıfında(hayati öneme sahip kişisel koruyucu donanımlar) yer alır. Avrupa Birliği tarafından Onaylanmış ve yetkilendirilmiş kuruluşlarca test edilip, CE belgesi alınması ile üretilebilir, pazara sunulabilir ve kullanılabilir. Tüm kişisel Koruyucu Donanımlar gibi toz maskeleri de Avrupa Birliği Kişisel Koruyucu Donanımlara ilişkin 89/686/EEC Direktiflerini karşılamalıdır ve Onaylanmış Kuruluşlar tarafından verilmiş olan CE Belgesine sahip olmalıdır. MAC = MAK (Müsaade Edilen Azami Konsantrasyon) Çeşitli kimyasal maddelerin kapalı işyeri havasında bulunmasına müsaade edilen ve orada günde 8 saat çalışacak olanların sağlıklarını bozmayacak olan azami miktarlarına MAK değeri denir. MAK değeri kimyasal etkenin ortamda hiç bir zaman aşmaması gereken düzeye-limite-sınıra işaret eder. Günde 8 saat ve haftada 45 saatlik çalışma süresi için kapalı işyeri ortamında bulunmasına izin verilen ve gün boyu çalışanların sağlıklarını bozmayacak maksimum kimyasal madde konsantrasyonudur. Kanserojen (kanser yapan) maddeler için MAK değeri yoktur. MAK kavramı daha çok toksik (zehirleyici) etkisi olan kimyasal maddeler için kullanılmaktadır. MAK düzeyinin aşılması durumunda «Akut Toksik Belirtilerinin» ortaya çıkacağı kabul edilir. *Eğer ortamda demir, çelik, lehim, döküm vb işlemlerden kaynaklı gaz, duman vb var ise o takdirde aktif karbonlu maskeler kullanmak gerekir.(Aşağıda aktif karbon maskeler ilişkin açıklamaları okuyunuz) Toz ölçüm sonuçlarına ilişkin olarak; FFP1 Maskeler ortamda bulunan kirleticinin eşik sınır değerin 4 katına kadar ( APF-Atanmış olan Koruma Faktörü 4 X OEL – NPF-Nominal Koruma Faktörü 4 X OEL), FFP2 Maskeler ortamda bulunan kirleticinin eşik sınır değerin 10 katına kadar kadar ( APF-Atanmış olan Koruma Faktörü 10 X OEL – NPF-Nominal Koruma Faktörü 12 X OEL), FFP3 Maskeler ortamda bulunan kirleticinin eşik sınır değerin20 katına kadar ( APF-Atanmış olan Koruma Faktörü 20 X OEL – NPF-Nominal Koruma Faktörü 50 X OEL), koruma sağlarlar. NPF-NOMİNAL KORUMA FAKTÖRÜ & APF ATANMIŞ KORUMA FAKTÖRÜ NEDİR? Nominal Koruma Faktörü Solunum Koruyucu Maskelerin laboratuvar koşullarındaki testler esnasında ortaya çıkan performansı ile belirlenmiş olan teorik koruma seviyesidir. Atanmış Koruma Faktörü ise en az %95 yeterli eğitilmiş ve kullanıcının denetlendiği ortamda maskenin ortaya koyduğu koruma performans seviyesidir. APF Performansının ortaya konması, ölçülmesi ve takip edilmesi çok kolay bir durum değildir. Ancak bu hesaplamalar ortalama değerler üzerinden yapılmıştır. P1 filtrelerde APF Değeri 4 OEL, P2 filtrede 10 OEL, P3 filtrede ise 20 OEL belirlenmiştir. Maske koruma seviye değerlendirmelerinde APF değerlerini dikkate almak daha güvenlidir.

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR